
05445956281
Mehmet Emin Sönmezoğlu
İnsanın ailesine karşı sorumlu olduğu maddî ihtiyaçların yanında bir de manevî ihtiyaçlar vardır. Onlara inanmaları gereken dini hükümler ve ibadet esaslarını, uymaları gereken ahlâk esaslarını öğretmek, aile reisinin sorumluluğu altındadır. Bu mânevî ihtiyaçların onlara verilmesi maddî ihtiyaçlardan daha önemli ve önceliklidir. Zira bir insan fakirse, ailesine karşı sorumluluğu bir ölçüde azalacak ve onlara imkânı ölçüsünde bakabilecektir. Fakat onların mânevî eğitimlerini sağlamak parayla doğrudan ilgili olmadığı için omuzlarındaki bu sorumluluk hiçbir şekilde düşmeyecektir. Çünkü Allah Teâlâ şunu emretmektedir:
“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi ateşten koruyunuz” işte bu ayet bu manevî sorumluluğu kastetmiştir. “Ailene namaz kılmayı emret” buyururken, onlara namaz kılmayı öğret ve bu görevi devamlı yapmalarına yardımcı ol demek istemiştir. Şayet bir kimse çocuklarına din eğitimi vermemiş, onlar da bilgisizlik yüzünden günah kapanına yakalanmışlarsa, çocuklarının kazandığı günahın bir o kadarı, eğitimlerini ihmâl eden anne babalarına yazılacaktır.
Anne-babanın en önemli görevi, “en güzel şekilde” ve “İslâm fıtratı ile” yaratılarak kendilerine emanet edilen yavruyu aile içinde hayırlı bir evlat olarak yetiştirmektir. Hayırlı evlada sahip olmak, dünyada da ahirette de huzur ve mutluluk vesilesidir. Bu konuda hadisi şerifte şöyle buyrulur; "İnsanoğlu öldüğü zaman amel defteri kapanır. Ancak üç kimsenin (sevap defteri) kapanmaz. Sadaka-i cariye (cami, medrese, çeşme gibi kalıcı hayır eseri) bırakanlar. Hayırlı, faydalı ilim bırakanlar (dinî bir eser yazan veya ilmî icat ve keşif yapanlar). Anne ve babasına hayır dua eden (salih ve hayırlı) bir çocuk bırakan."
Hayırlı evladın yetiştirileceği, talim ve terbiyesinin verilebileceği en hayırlı iklim de aile ortamıdır. Çocuk, hakka ve hayra yönelmenin gereklerini ilk olarak aile müessesesinde öğrenir. Bu yüzden anne-babanın, her iki hayatı kazanacak şekilde evlâdını güzel bir şekilde yetiştirmesi, kendileri için bir ahiret mesuliyetidir. Bu, aynı zamanda evlâdın ana-babası üzerindeki en mühim hakkıdır. Bu bakımdan ebeveynin, çocuklarının terbiyesinde büyük bir titizlik, itina ve hassasiyet göstermeleri gerekir.
Evlâd: Veled kelimesinin çoğuludur. Veled de Arapçada çocuk demektir. Yani, doğumundan bülûğ yaşına kadar insan yavrusu. Doğurmak fiili ile, doğuran (erkek -doğurmaya sebep olan- ve kadın), doğurulan çocuk Kur’ân-ı Kerim’de hep bu kelimenin türevleriyle karşılanır. Çocuk demek olan veled, çoğul ve tekil yerinde kullanılabildiği gibi; hem erkek, hem kız için kullanılabilir. Velîd, henüz yakında doğmuş olan çocuk demektir. Aynı kökten gelen tevellüd: Herhangi bir sebeple bir şeyin, bir başka şeyden doğmasıdır. İnsanın çocuklarını ifâde eden veled ve bunun çoğulu evlâd, Kur’ân-ı Kerim’de çeşitli vesilelerle (türevleriyle birlikte) toplam 103 yerde geçer.
Allah Teâlâ Hz. Âdem (a.s.)'e bizzat hayat verdikten sonra, muayyen bir yol olan nikahla erkekle kadının birleşmesi, erkek ve dişideki sperm denen canlı hücrelerin birbirleriyle buluşması yoluyla insanın yaratılışının devamlı olarak tekrarını murad etti. Erkek ve kadının birleşmesi tamamlanınca, insan yaratılışının sebebi olan olay da tamamlanıyor........
Yazarlar
-
Mehmet Emin SönmezoğluMUHARREM AYIMIZ MÜBAREK OLSUN 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çetin ResuloğluDüzce Gazete Efsane - Yayın Ekibi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fatih Uçar“Bir Bayram, Bir Yolculuk: GAP’ın Kalbine Dokunmak” 10.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Çetin Resuloğlu (duzcegazeteefsane.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.06.2025
12.06.2025
29.05.2025
22.05.2025
15.05.2025
8.05.2025
30.04.2025
24.04.2025
10.04.2025
29.03.2025