Böyle azametli bir kitabı, gücümüz yettiğince manalarına nüfuz edecek şekilde öğrenip, her fırsatta okumak; başkalarına da öğretmek imanımızın bir gereğidir. Zira Kur’an-ı Kerim’den ibadetini yapacak kadar ayet ve sure okuyup ezberlemek, her müslümanın üzerine farzdır. Yüce Allah (c.c.): “(Ey Muhammed!) Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku”  (Kehf Suresi, 27) buyurmuş; Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de: “Kur’an’ı okuyup, ona sahip çıkan kimseye (ahirette): ‘Oku ve (cennetin derecelerine) yüksel, dünyada iken nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku! Zira senin makamın, okuduğun en son âyetin seviyesindedir’ denir” (Tirmizî, Fedâil’ul-Kur’an, 41/18, H.no: 3162)buyurarak Kur’an okumanın önemini belirtmişlerdir. 

Hz. Peygamber (s.a.v.): “Kur’an okuyunuz; çünkü O, kıyamet günü, okuyanlarına şefaatçi olacaktır” (Riyazüs Salihin, C.2, H.995) buyurarak Müslümanları Kur’an öğrenmeye ve okumaya teşvik etmişler; Kur’an bilmeyen kimseler hakkında da, “Kalbinde hiçbir ayet bulunmayan kimse harap bir ev gibidir” (Riyazüs Salihin, C.2, H.1025) buyurmuşlardır. 

İslam’da, Kur’an’ı Kerim okumak faziletli bir ibadet kabul edilmiştir. Kur’an okumak ve okunan Kur’an’ı dinlemek gönüllere ferahlık, ruhlara sürûr, kalplere sükûn verir. Hanelere bolluk, bereket ve huzur getirir. Kur’an’a gönül verip, onu okuyanlar her derdinden kurtulur, şifa bulurlar. Kur’an’ı okumayan ve onunla amel etmeyenler ise, her türlü maddî imkâna sahip olmalarına rağmen huzursuzdurlar.

O halde faziletine inanarak her zaman Kur’an okuyalım, Rabbimizin emaneti olan yavrularımıza da Kur’an okumayı öğretelim.  Resûlullah (s.a.v.) Kur’an’ın ilim ve hikmetleriyle istikâmetlenen, ahlâkıyla ahlâklanan ve evlâtlarına Kur’an’ı titizlikle öğreten anne babalara şu müjdeyi vermektedir: “Çocuklarınızı üç hususta yetiştirin: Peygamber sevgisi, Ehl-i Beyt sevgisi ve Kur’ân kıraati… Çünkü hamele-i Kur’an (yani Kur’an hafızları) hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde peygamberler ve asfiyâ (yani safâya ermiş olan Allah dostları) ile birlikte Arş’ın gölgesindedir.” (Münâvî, Feyzü’l-Kadîr, I, 226) 

Kur’an eğitimi, küçük yaşlardan itibaren itina ile yerine getirilmesi gereken bir görevdir. Zira çocuğun kulakları Kur’an’ın sesine, kalbi Kur’an’ın dünyasına aşina olmalıdır. Resûlullah (s.a.v.): “Kim Kur’an’ı küçük yaşlarda öğrenirse, Kur’an onun etine ve kanına işler (Yani Kur’an’ın feyziyle nurlanır)” (Ali el-Müttakî, Kenz, I, 532)  buyurmuştur. Resûlullah (s.a.v.) kendileri de, Abdülmuttalip Oğullarından bir çocuk güzel konuşmaya başladığında, ona İsrâ Suresi’nin 111. ayetini (“Hamd, çocuk edinmeyen, mülkte ortağı olmayan, zillet ve acizliğin gerektirdiği bir yardımcıya ihtiyacı bulunmayan Allah’a mahsustur” de ve O’nu tekbir ile yücelt) yedi defa okutarak öğretirdi. (Abdürrezzâk, IV, 334) 

Bir mü’minin evladına bırakabileceği en kıymetli ve hakikî miras, ebediyet zenginliğidir. Evlatlara fani lezzetler değil; solmayan, eskimeyen, pörsümeyen bir ebedî saadetin yolu gösterilmelidir. Bunun ilk şartı da onların Kur’an-ı Kerim ile ünsiyetlerini (kaynaşmalarını) sağlamaktır. Bu hakikati ifade etmek üzere Peygamber Efendimiz: “Sizin en hayırlınız, Kur’an-ı Kerim’i öğrenen ve öğretendir” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân, 21) buyurmuşlardır. 

Sevgili Peygamberimiz, çocuklarına Kur’an öğreten anne babalara verilecek mükâfatı şöyle haber vermektedir: “Kim Kur’an okur, onunla amel ederse; kıyamet günü onun ana babasına, ziyası güneşin ziyasından daha parlak bir taç giydirilir…” (Ebu Davud, Salât, 349) Bunun için hem kendimizin, hem de çocuklarımızın iki cihan saâdeti için Kur’an’ı öğrenme ve öğretme gayreti içinde bulunalım.

Yaz tatilinin başlayacağı 30 Haziran 2025 Pazartesi gününden itibaren çocuklarımızın Kur’an’la buluşmaları, kendilerine lazım olacak dini bilgileri öğrenmeleri için elimizden geleni hep birlikte yapmaya çalışalım. Yaz Kur’an Kursu programımızı mutlaka yapalım. Çünkü çocuklarımız, yarınlarımız ve geleceğimizdir. Tüm okuyucularımıza selam ve saygılarımla… 

Mehmet Sönmezoğlu

Kocaeli Müftüsü